İletişim Dünyasının Çok Bilinmeyenli Denklemi
Kuşaklar
Kuşaklar uzun yıllardır pek çok alanda konuşulan ve irdelenen konularından biri olarak yerini koruyor. İletişimden ekonomiye, pazarlamadan psikolojiye kadar farklı disiplinlerin hedef kitlesinde yer alan kuşakların eğilimleri, tercihleri toplumsal değişimlere neden olacak kadar güçlü bir anlam taşıyor. Bu gücün etkisinden markalar da iletişimciler de oldukça fazla etkileniyor. Alınan pazarlama kararları, medya seçimleri, mesajların içeriği, ses tonu ve hatta markaların kuruluş amacı, hikâyesi, sunduğu faydaları gibi birçok faktör kuşakların beklentilerine ve ihtiyaçlarına göre şekilleniyor.
Peki, iş dünyası için kuşakları bu kadar önemli yapan şey nedir?
Kuşak ya da nesil kelimeleri, sözlük anlamıyla yaklaşık olarak aynı zamanda doğan ve yaşayan grup olarak tanımlanır. Şu an yaşayan ve ekonomiye dolaylı veya doğrudan dâhil olan kuşaklara dair gruplandırma ise genellikle şu şekilde yapılıyor;
• Sessiz Nesil / Gelenekselciler: 1945 ve Öncesi Doğumlular
• Baby Boomers: 1946-1964 Doğumlular
• X Kuşağı: 1965-1976 Doğumlular
• Y Kuşağı: 1977-1995 Doğumlular
• Z Kuşağı: 1996 Sonrası Doğumlular
• Alfa Kuşağı: 2012 Sonrası Doğumlular
Sıralanan bu kuşaklara ek olarak 2025-2039 yılları arasında doğacak nesli kapsayan Beta Kuşağı’nı da yakın zamanda konuşmaya başlayacak olmamızı unutmamak gerekiyor.
Doğum yıllarına göre gruplandırılan bu kuşaklar, reklam ve iletişim dünyası perspektifinden değerlendirildiğinde karmaşık hale gelebiliyor. Alanında deneyim sahibi olan iletişim profesyonelleri, kuşakları yalnızca doğum yılı ortaklığından incelemiyor aynı zamanda diğer majör faktörlere de bakıyor. Elbette doğum yılı; sosyo-ekonomik koşulları, rol modelleri ve eğitim-gelişim şartlarını etkiliyor fakat söz konusu markalama olduğunda sosyolojik ve psikolojik değişkenleri dikkate almak gerekiyor.
Yaşayan ve sevilen markalar yaratmak istenildiğinde X, Y ve Z kuşaklarını hedeflemek kaçınılmaz olmakla birlikte hedef kitleyi sadece demografik niteliklere indirgememek gerekiyor. Kuşaklar psikografik, sosyo-ekonomik olarak incelendiğinde ve alışkanlıklar irdelendiğinde ihtiyaçlar, beklentiler önceden algılanabiliyor; üretim, tedarik, pazarlama, satış sonrası destek ve hizmetler gibi konularda stratejiler belirlenebiliyor.
Kuşakların iyi anlaşılması, takip edilmesi, iletişim ve reklam alanındaki önceliklendirmeyi doğru yapmayı sağlarken markaların kazanması gereken nitelikleri de işaret ediyor.
Başarılı marka denildiğinde akla gelen markaların hepsinde hedeflenen kuşağın iyi anlaşıldığını görebiliyoruz. Bu anlayış, potansiyel iletişim fırsatlarının değerlendirilmesinin yanı sıra markayı olası krizlerden de koruyor ve markayı geleceğe başarıyla taşıyor.
Bu başarıyı deneyimleyebilmek için marka yöneticilerinin ve stratejistlerin hedef kitlesini ve markanın varlık gösterdiği topluluğun etkileşimini anlaması, kuşakların değişimlerini takip etmesi, kuşakların yalnızca doğum tarihlerinden ibaret olmadığını bilmesi gerekiyor.